AB liderleri Ukrayna’ya destek için bir araya gelirken gözler Macaristan lideri Orban’da
İki gün sürecek AB liderler zirvesi bugün başlıyor. Zirvenin, Ukrayna’ya yapılacak mali yardımlar, Ukrayna ile AB müzakerelerinin başlaması konularında, hararetli tartışmalara sahne olması bekleniyor.
Ukrayna zirveden bir şey elde etmek istiyorsa Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın gönülsüz desteğine ihtiyaç duyacak.
Orban, Kiev’in AB’ye katılma teklifine ve yardım taleplerine şiddetle karşı çıktı.
Zirve öncesinde Macaristan parlamentosunda yaptığı konuşmada “Biz Avrupa’da sağduyunun sesiyiz” dedi.
Macar lider, savaş, yolsuzluk ve Macar azınlığa yönelik kötü muamelenin Kiev yönetimin yakın zamanda AB’ye katılmaktan alıkoyduğunu söyledi.
Brüksel’deki iki günlük zirvenin gündeminde Ukrayna’ya resmi müzakerelere başlaması için sembolik bir davetin yanı sıra Ukrayna ekonomisini 2024 yılı boyunca desteklemek üzere 54 milyar euro tutarında AB fonu ve 24 milyar euro tutarında askeri destek sözü yer alıyor.
Macaristan’ın itirazları Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy için zaten kötü geçen bir haftanın daha da kötüleşmesi anlamına geliyor. Ukrayna liderinin Washington’a yaptığı ziyaret, Cumhuriyetçi senatörler tarafından engellenen 61 milyar dolarlık ABD askeri fonunu güvence altına alamadı.
Zelenskiy, Budapeşte’yi açıkça engel çıkarmakla suçlayarak, “Eğer [Brüksel’den] olumlu bir haber gelmezse, bu Putin’in bu kararı veto ettiği anlamına gelecektir” dedi.
Diğer AB başkentlerinin Ukrayna’ya yönelik geniş desteğine rağmen Budapeşte yönetimi, Kiev’in talep ettiği her şeyi engelleyebilir. Polonya’nın yeni Başbakanı Donald Tusk, “Ukrayna konusunda umursamazlığın kabul edilemez olduğu” uyarısında bulundu.
Ancak AB liderlerinin Çarşamba günü geç saatlerde Brüksel’e gelmeye başlamasıyla birlikte olası bir uzlaşmanın ipuçları da belirmeye başladı.
AB Komisyonu, hukukun üstünlüğü konusunda bozulma yaşandığı için dondurulan Macaristan’a yönelik 30 milyar eurodan fazla AB fonunun yaklaşık 10,2 milyar euroluk kısmının blokesini kaldırdığını açıkladı.
AB fonlarının verilmeye başlamasının Orban’ın tutumunu yumuşatmaya yönelik bir girişim olduğuna dair yaygın bir kanaat olsa da Brüksel yetkilileri kendilerine şantaj yapıldığını reddediyor. Brüksel bunun için Macaristan’da önceki gün kabul edilen ve Macar yargıçların ön karar için Avrupa Mahkemesi’ne başvurma hakkını geri getiren yasayı işaret de edebilir.
Ceza kanununda yapılan bu değişiklik Brüksel tarafından talep edilen pek çok değişiklikten biriydi.
Diğer AB liderlerinin çoğu Kiev’in arkasında duruyor. Ukrayna’ya askeri yardımı durduran Slovakya Başbakanı Robert Fico bile Kiev’in AB’ye katılımı için görüşmelerin başlamasını destekleyeceğini söyledi.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy’nin ABD yardımını alamadan Washington’dan ayrılmasının ardından Avrupa Parlamentosu’nda konuştu:
“Ukrayna’ya bugün güçlü olması için gerekenleri vermeliyiz ki yarın masada ülkeleri için uzun süreli ve adil bir barışı müzakere ederken daha güçlü olabilsin.”
Zelenskiy umutsuz bir biçimde AB zirvesinde ilerleme kaydedilmesini istiyor. Norveç ziyareti sırasında da iyimser olmaya çalıştı:
“Çok yapıcı davrandık. Kesinlikle her şeyi yaptık, Avrupa Birliği’nin tavsiyelerini tamamladık.”
Avrupa Komisyonu, resmi katılım müzakerelerinin başlaması için gereken yedi ön koşuldan altısının yerine getirildiğini açıkladı.
Buna itiraz eden Budapeşte ise Brüksel’i Kiev’e yardım etmek için çıtayı düşürmekle suçluyor.
Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy, Viktor Orban ile Pazar günü Arjantin’de yoğun bir yüz yüze görüşme gerçekleştirirken görüldü. Zelenskiy daha sonra bu görüşmeyi “samimi” olarak nitelendirdi.
Ukrayna parlamentosu geçen hafta, Budapeşte’nin tavrını yumuşatmak için Macarlara ve diğer azınlıklara kendi dillerinde eğitim hakkı tanıyan bir yasa çıkardı.
AB tarafından talep edilen yeni bir Ukrayna yolsuzlukla mücadele yasası da kabul edilerek Orban hükümetinin elindeki savları törpülenmiş oldu.
Brüksel’de hiç kimse Ukrayna’nın yarın üye olmaya hazır olduğunu düşünmüyor. Üyelik müzakerelerinin başlaması AB’nin sembolik bir dayanışma eylemi.
Orban da Fransa’da yayımlanan haftalık Le Point gazetesine verdiği röportaj tutumunun “tam olarak bir veto olmadığını” söyledi ve “Diyelim ki, bana kötü bir karar gibi görünen bir şeyin alınmasına katkıda bulunmuyorum” diye konuştu.
Bu bir tür çekimserlik gibi. Macaristan’ın hükümet yanlısı medyası tarafından nadiren haber yapılsa da, Orban hükümeti Rusya’ya karşı 11 yaptırım paketini sessizce onayladı bile.
Macar hükümetinin Ukrayna karşıtı cephesinde bir başka çatlak da Çarşamba günü, Genelkurmay Başkanı Balazs Orban’ın Macaristan’ın AB finansmanı ile Ukrayna’nın finansmanının ayrı konular olduğunu söylemesiyle ortaya çıktı.
Macaristan Başbakanı ile herhangi bir akrabalığı olmayan Genelkurmay Başkanı, Bloomberg’e yaptığı değerlendirmede, “Ancak AB, Ukrayna’nın finansmanının düzenlenmiş bir AB bütçesinden sağlanması konusunda ısrar ederse, o zaman iki konu birbirine bağlanır” dedi.
Viktor Orban Macaristan’a “şantaj yapılamayacağı” ve mali konuların “prensip meseleleriyle karıştırılamayacağı” konusunda kararlı.
Volodimir Zelenskiy gibi o da Komisyon’un kendisinden yapmasını istediği her şeyi yaptığında ısrar ediyor. Bu da bu zirvenin garip simetrisinin bir parçası.
Ancak Ukrayna için riskler çok daha yüksek. Zelenskiy Rusya ile savaşı kaybetme riskiyle karşı karşıyayken, Orban Avrupa’da daha fazla nüfuz kazanmak istiyor. Orban’ın odağı Haziran 2024’te yapılacak ve milliyetçi partilerin zafer kazanmasını umduğu Avrupa Parlamentosu seçimlerine kaymış durumda.
Zelenskiy için en iyi sonuç, katılım müzakerelerine başlama daveti ve 78 milyar euroluk askeri ve ekonomik yardım çekiyle Kiev’e dönmek olacak.
Macaristan lideri için ise başarılı bir zirve, AB ve Ukrayna’nın bir “stratejik ortaklık” üzerinde anlaşması olacak. Bu, Ukrayna için AB üyeliğine giden yolda bir adım, ancak sadece küçük bir adım. Bunun yanı sıra milyarlarca euroluk AB fonlarının da önü açılacak.
Orban, Çarşamba günü Mandiner haber sitesine verdiği röportajda, “Brüksel’den ayrılmayacağız” dedi ve şöyle devam etti: “Brüksel’i işgal edeceğiz.”